6 Şubat 2015 Cuma

ÜLFETİN TEHLİKESİ NEDİR?



   1400 yıl önce bir şey söylüyor Peygamberimiz (s.a.v) aynısıyla çıkıyor, bir şey söylüyor aynısıyla çıkıyor bu nefes keser. Ama orada dikkat edilecek şey şu; peygamber mucizesine karşı şeytan insanda ülfet geliştirir. Yani normal görme duygusu geliştirir. 

Ülfet çok tehlikelidir. Müslümanın en çok üstünde duracağı şeylerden birisi odur. Mesela hücrenin yapısını inceliyor nefesi kesiliyor ama beynini arkasında muazzam bir ülfet dalgası sürekli emer onu, o gelen bilgiyi sürekli yok eder. Ülfet felaket bir şeydir. Mesela Peygamberimiz (s.a.v)’in mucizesini duyuyor gözleri doluyor hayret ediyor, ülfet onu bir anda yutup-atar. İnsanın ülfet eğilimi vardır. Ülfete direnmek lazım. Ülfete peygamberler hiçbir şekilde aman vermezler. 

Mesela Hz. İsa Mesih (a.s)’ın özelliğidir. Çok keskin akılla bir şey teşhis ediyor; ülfet geldiğinde ülfet onun beyninde etkili olmuyor. O bilgiye zarar veremiyor ülfet, alışkanlık yani, normal karşılama. Ona karşı bir kere Allah’a dua edilmesi lazım “Ya Rabbi beni ülfetten koru. Harika bilginin etkileyiciliğini kalbime hakim kıl, ruhuma hakim kıl. İmanıma vesile olan bu değerli bilgiyi ülfetle yok etmekten beni koru.” 

Ülfet tabii bazı şeylerde faydalı olur. Mesela insan acı olayla karşılaşır kendi kafasına göre. Tevekkül eder ama bazı insanlar tevekkül etmezler. Ama bir süre sonra ülfet gelişir, ülfetle o acıdan rahatsız olmaz artık. Veyahut onu rahatsız eden herhangi bir şey olur, ülfet gelişir ona karşı artık direnç kazanır. Ama harika bilgiye karşı ülfet felakettir. Buna çok dikkat etmek lazım.

 Her duyduğumda nefesim kesiliyor. Böbrek, kanda olan atomu, molekülü tek tek tanıyor. Atomu ve molekülü elektro mikroskop göstermiyor, insan göremiyor. Hücrenin gözü yok, burnu yok, eli yok, kolu yok hiçbir şeyi yok, hücre böbrek hücresi. Geliyor kana bakıyor, insanın zararlı olan maddelerine “şunlar zararlı” diyor, “ben bunları alıyorum” diyor. Faydalı olan? “O dursun” diyor. Yüzlerce binlerce faydalı molekül var, yüzlerce binlerce de faydasız var nasıl ayırt ediyorsun? Gelir gelmez anlıyor. “Sen bana yararsın geç, sen amonyaksın sen yaramazsın seni atıyorum” diyor. “Sen, başka bir molekül sen bana yaramazsın.” “Şu faydalı, sen geç.” Bu müthiş bir şey. Tek bir hücrenin bu kadar akıllı olması ve teker teker seçip-ayırıyor. Eli yok, kolu yok, kafası yok, gözü yok hiçbir şeyi yok, faydalı olanı atıyor bir kenara, o vücutta kullanılmaya başlıyor, zararlı olanı da atıyor çöp tenekesine. Ve gece gündüz biz uyurken de bunu yapıyor, yürürken de bunu yapıyor, sessiz sedasız geceli gündüzlü sabırla bu temizleme işlemini yapıyor. Şimdi bu ne bu? Bu tek başına insanın Allah’a tam anlamıyla, kamil anlamıyla iman etmesine vesile olacak bir bilgi.

Ama ülfet bunun üstüne çöktü mü kafa gider, bir anda dağılır gider. Bilgiyi emer ülfet yok eder. Ülfetin şu yönden faydası olabilir Allah tarafından insanlara; Allah’ın haşyetinden helak olmamaları için verilmiş bir özellik. Çünkü normalde Allah’ın varlığından, Allah’ın haşyetinden, Allah’ın korkusundan normalde insan helak olur Allah esirgesin. Ölür yani kaldıramaz. Fakat ülfetle Allah bunu rahatlatıyor, ülfette bu şey gider insanın üstünden daha sakin olmasını sağlar. Bir sinir ilacı gibidir insana, psikolojik bir sakinleştirici gibidir ülfet. 

Bazı şeylerde mesela farz edelim mana alıyor adam; mana insandaki o ülfet gücünü kıran bir maddedir. Berraklaşıyor, eğer zayıfsa kişiliği adamın delirir Allah esirgesin. Yani çok olumsuz etki yapar. Delirir derken bunalıma girer, çok zor duruma düşer, çok sıkılır. Ama almadığında ülfetin örtücü yönüyle rahat etmiş oluyor. Fakat ülfet bu sefer imani konulara da musallat olur o yönüyle, onu örter bu sefer. Mesela sırf böbrek yeterlidir bir insanın iman etmesi için. Sırf beyinde görüntünün oluşması zaten konuyu kökten bitiren bir şey.

 Beynin içinde araba görüyorsun, buzdolabı, çamaşır makinesi falan var, alem var beynini içinde bitmiş zaten. Bir insanın iman etmemesi, seçenek hakkı yok aslında, seçme hakkı yok mecburen iman eder. Nasıl açıklanabilir beynin içinde sen araba, evler görüyorsan, evlerin içinde de televizyon, kumanda, elbiseler şunlar bunlar varsa bu nasıl açıklanır? Bu detaylı görüntüyü kim yapmış olabilir? Nasıl “tesadüf” diyeceksin? Binlerce ev var, binlerce evin içerisinde binlerce alet-edevat var, her aletin içinde de binlerce parça var hepsi tek tek yapılmış görülüyor, biri yapmış. Nasıl inkar edeceksin? Seçme hakkın yok ki orada. Belli yaratılma olduğu açık. Ama ülfet insanın üstüne çöktü mü bunu da anlayamıyor. Anlatıyoruz mesela maddeyi adam “ne kadar ilginç  bir şey” diyor. Ben yere çökecek zannediyorum adamı, etkilenmiyor ülfet ona galip geliyor. “Hakikaten ilginç, ne kadar şaşırtıcı bir şey” diyor. Hakikaten şu kadarcık bir yerde oluyor kainat diyoruz, “ben seni şu kadarcık yerde görüyorum” diyor. “Allah Allah süper bir şey” diyor. Onu anlamış olsa ayakta duramaz o. Duramaz ayakta mümkün değil çöker. Anlamadığı için ülfet onu rahatlatıyor, adeta uyuşturucu etkisi yapıyor. Allah’ın haşyetinden neredeyse parçalanacak hale gelir. Muazzam etkilenir. İman etmiyorum diye bir konu yok bu durumda. Onu gören bir adamın seçeneği diye bir konu yoktur. Yüzde yüz iman eder ve başka da hiçbir şekilde düşünemez imkansızdır, kilitlenir. Onun için ülfetten kurtulmanın yollarını bulmak lazım. Peygamberlerde o ülfet kalkıyor üstlerinden, çok keskinleşiyor. Her şeye her hakikate muttali oluyorlar, derinlemesine düşünebiliyorlar. 

Derin düşünmeyi ortadan kaldırır ülfet. Mesela adam derin tefekkür ediyor, derin düşünüyor, ülfet bir devreye girer dümdüz olur. Bir çok şeyde durdurucu etkisi vardır. Onun için bu konunun kurtuluşunu Allah’a sığınmakta ve irade kullanmakta aramak lazım. Israrla irade kullanarak sabırlı bir direnmeyle, kararlı bir direnmeyle ülfeti kontrol altına almak lazım.

23 KASIM 2013 / SN ADNAN OKTAR





Hiç yorum yok:

Yorum Gönder